Hayatım boyunca severek yaptığım tek iş yazmak ve galiba yeni rakibim sohbet robotu. Daha doğrusu insanlar öyle olduğunu sanıyor ama değil. Açıklayayım; kendimce haklı sebeplerle ve ancak mütemadiyen değiştirdiğim kariyerimde sabit kalan tek şey de yazı oldu. Haber, röportaj, bülten, senaryo, sunum, eğitim, proje… Sıfatım ne olursa olsun merkezde hep sözcükler vardı, halen var.
İlgililerin bildiği üzere OpenAI, 2022’nin Kasım ayında yapay zekâ (AI) sohbet robotu ChatGPT’yi piyasaya sürdü. Google, Meta versiyon 4 vs. derken memlekette ilk tepki akademisyenlerden geldi: Ödevlerin AI yardımıyla yazılmadığından nasıl emin olacaklardı? Kişisel gündemime giren ve hiç anlamadığım diğer tepki ise insanların sürekli bu robotlarla yazdırdıkları metinleri bana göndermeleriydi. Konuya alınmam gerektiğini hiç düşünmediğimden bu yazıya oturmam da ancak bugüne kaldı.
Dijital Viraj adından da anlaşılacağı üzere inovasyonu düşman olarak görmüyorum. Boston Dynamics’in Atlas projesinin üzerimde bıraktığı -Hollywood filmlerinize fazla maruz kalma kaynaklı- tedirginliğini saymazsam, tam tersine yeniliklerden ne kadar erken haberdar olur ve deneyimlersem kendimi o kadar iyi, hatta itiraf etmem gerekirse “genç” hissediyorum. ChatGPT’yi de böyle değerlendirdim.
Robotla Sohbet Edilebilir mi?
Programa eriştikten sonra ilk deneyimim hayatımdaki en önemli konulardan (*) biri olan nöroçeşitlilik ile ilgili kendisiyle didişmek oldu. Çünkü neden olmasındı? Öncelikle kullandığı terminolojiyi eleştirince, sürekli özür diliyor. Israr edince yardımcı olacağım başka konu var mı diyerek geçiştiriyor. Dayanamayıp “erkek gibi konuştuğunu” söylediğimde toptan dağıldı 🙂 Galatasaray’ın stadyum adıyla ilgili bilgisi de 2021’de kalmıştı, Nef Arena olarak güncelledim. Gerçekten eski sevgiliyle manasız bir karşılaşmanın içindeymişim hissi oturdu üzerime ve mizahın olmadığı bir sohbet asla sohbet değildi.
Bu arada sohbet robotu arkadaşın, ekstra katkı gerektirmeyen bir davetiye-konuşma metnini ya da etkinlik planını yazabileceğini biliyorum. Elbette ödev ve hatta makale de yazabilir. Peki özgün bir anlatı kurabilir mi? Ferhan Şensoy’un 15 yıl kadar önce aktardığından öğrendiğimiz üzere Haldun Taner her gün 20 sayfa yazarmış. Aklına bir şey gelmezse de gördüğünü yazarmış. Hatta Yalıda Sabah, o artık sayfalardan çıkmış. Herhangi bir robot onun yaptığını yapabilir mi? Yine kendime hâkim olamayarak “Can Yücel, Gezi’yi görseydi ne yazardı?” diye sorma hatasına düştüm: O şiire benzeyen şeyin adı sadece “hüsran” olabilir 🙂 Yine de belki bir gün, sanatçının karakterini yakalayarak taklit edebilir.
İşsiz mi Kalacağız?
Bana göre ChatGPT, şikâyet etmektense bakış açısını değiştirmemiz gerektiğinin habercisi. Kopyala/yapıştır habercilik ve anlaşılmaz bültenler devri belki böylelikle sona erer. Mesele sadece özgünlük değil. Kişinin ya da kurumun bakış açısını ortaya koymak, başka fikirlere yer açmak, metni alıntılarla zenginleştirmek gibi aslında çok sıradan ama önemli adımların yeniden atılmasına yol açar. Çünkü çok uzun süredir özellikle web ve sosyal medyada gerçekten kötü yazılar okuyoruz.
Umudum o ki sohbet robotlarının “tehdidi” ile içerik üreticileri daha nitelikli metinler çıkarmak zorunda kalacak. Yalnız bu madalyonun bir yüzü. Asıl meselemiz ise değil güvence sahibi olmak adı bile tam tanımlanmamış bu mesleğin -özellikle de freelance yapılıyorsa- aslında bir zanaat olduğunun anlaşılması. Sipariş verilen ve “10 dakikalık iş” olarak düşünülen her içerik 10, 20, 30 yıl ve 10 dakikadan oluşuyor emekçilerde. Dolayısıyla işveren de nitelik mi istiyor nicelik mi bir zahmet karar verecek.
***
Son olarak yıl olmuş 2023 ve neden hala ödev yazılıyor? Üniversitedeki favori hocalarımdan Meral Özbek (97-01) konu başlıklarını önden verdiği sınavlarında 5 sorudan 3’ünü seçmemizi ister ve başlamadan önce yarım saat yanımızdaki kaynaklardan not almamıza imkân tanırdı. Konuya hâkim değilsen zaten hiçbir şey yapamazdın. Yine sınavdaki sigara, kahve ve neredeyse sınırsız süre (tek sınavda üç saatten fazla kaldığımı bilirim) gibi ayrıcalıkları düşününce bugün ki telaşı anlamamam normal sanırım.
Hem belki de bilginin bu kadar erişilebilir olduğu bir çağda özellikle not, terfi vb. durumlarda ölçmekten vazgeçip; yaklaşımı, kolektif aklı, motivasyonu, ilgiyi, tutarlılığı kısaca daha insani hasletleri ve de kazanılmış yetenekleri değerlendirmeyi hepimizin öğrenmesi gerekiyordur.
(*) Özgür Eller Otizm İnisiyatifinde de buluşalım.